Kızıl Bayrak'tan...
Ülkede ve dünyada sınıf ve kitle mücadelelerinin seyrini belirleyecek önemde gelişmeler yaşanıyor. Kuzey Afrika ve Ortadoğu’da başlayan halk hareketlerinin sarsıntısı sürerken emperyalistler ve işbirlikçileri, inisiyatif almaya, bölgeyi ve dünyayı kendi isteklerine göre yeniden yapılandırmaya çalışıyorlar. Ancak şu haliyle ne denli örgütlü ve ne yaptıklarını biliyor bir havada davranıyor olsalar da, bir türlü siyasal ve toplumsal gelişmelerin yönünü belirlemeye muktedir olamıyorlar.
Öyle ki emperyalist müdahalelerle gölgelenip hızı kesilse de Ortadoğu’daki halk hareketleri devam ediyor. Emekçi halklar şimdilik inisiyatifi alacak bir siyasal-örgütsel kapasite gösteremiyor, ancak emperyalistler de duruma hakim olamıyorlar. Bu bir yana, sosyal mücadelelerin dalgası emperyalistleri kendi metropollerinde tehdit ediyor. İspanya’daki kararlı kitle gösterileri bir anda Ortadoğu’daki isyan rüzgarını Avrupa’ya taşıdı. Ülkede alanları dolduran onbinlerce insan Tahrir ruhunu yaşatıyor. İnsanca bir yaşam ve özgürlük istiyorlar. Yaşamları üzerinde söz hakkı talep ediyorlar. Bu ülkeden başka Yunanistan’da da sosyal mücadelenin harareti yeniden yükseliyor. Diğer ülkelerde de emekçilerin gözü yeniden sokaklarda. İşçi ve emekçiler yaygın ve parçalı da olsa yoğun bir hareketlilik içindeler.
Farklı coğrafyalardan emekçiler her ne kadar bir ordu gibi harekete geçmelerini sağlayacak örgütsel bağlara sahip olmasalar da, sınıf ve kitle mücadelelerinin rüzgarıyla dolan atmosferde birbirlerinden etkileniyor, öğreniyor ve harekete geçiyorlar.
Ülkemizdeki durum da bu genel tablonun uzağında değil, olmadığı gibi tüm temel özelliklerini içerisinde barındırıyor. Belki sınıf ve emekçi hareketi birleşik ve örgütlü bir düzeyden yoksun, ancak yine de sokakların boş kalmadığı, mevzi direnişlerin eksik olmadığı kararlılığın ve direncin hep diri kaldığı bir tablo sözkonusu. Diğer taraftan ise Kürt halkının ortaya koyduğu mücadele gücü ve kapasitesi, Ortadoğu halk hareketlerinin dinamizmini ve ruhunu ülke topraklarına taşıyor. Bu haliyle de kurulu düzeni acz ve çaresizlik içinde bırakıyor.
Yani her bakımdan keskinleşen, şiddetlenen ve yoğunluğunu arttıran bir sınıf ve kitle mücadeleleri tablosu ile yüzyüzeyiz. Şu durumda düzen cephesi baskı, terör ve düzenbazlıkla bu mücadelede galip gelmeye çalışıyor, ancak dört yandan gürül gürül gelen sosyal mücadelelerin önünde yine de duramıyor. Bu haliyle de en azından onun düzene karşı devrimin kanallarına akmamasını istiyor. Bütün hazırlıklarını ve planlarını da bunun üzerine kuruyor.
İşte bu koşullarda düzen güçlerinin bu hazırlık ve planlarına karşı safları sıklaştırmanın zamanıdır diyoruz. Olağanüstü gelişmelerin yaşandığı dönemin ihtiyaçlarına yanıt verecek bir bilinç, ruh ve mücadele iradesiyle donanmalıyız. Her bakımdan kavgaya hazır olmalıyız.
|